HÜSN-İ HAT
Arapça’da ‘hat’ kelimesi “yazı, çizgi, çığır, yol” manalarına gelmektedir. Estetiğin ve zarafetin kurallarına bağlı kalarak belli bir ölçü ve üslup içerisinde güzel yazı yazma sanatına “Hüsn-i Hat” adı verilmektedir. “Cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendese” olarak tarif edilen hat sanatı, buna uygun bir estetik anlayışı çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Hat sanatı, İslam medeniyeti içerisinde “Arap hattına” bağlı olarak doğmuş ve sonrasında İslam toplumlarının ortak yazısı olarak “İslam hattı” halini almıştır. Usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilen hat sanatının uzun bir eğitim süreci bulunmakta ve bu süreç öğrencinin hocasından icazet almasıyla tamamlanmaktadır. İslam sanatlarının en önemli kollarından birisi olan hat sanatı, asırlardan beri İslam toplumlarının kültür hayatında derin izler bırakmıştır. En güzel örnekleri, başta Kur’an-ı Kerim, En’am-ı şerif, hadis ve dua mecmuaları, ilmi ve edebi eserler, ayet, hadis ve hikmetli sözler, hilyeler, camilerdeki kubbe, kuşak, mihrap ve kitabe yazıları ile tuğra, ferman, berat gibi resmi yazılarla verilmiştir (Yazır, M. B. 1972; Serin, M 1999; Alparslan, A. 1999).